Zonguldak
Emeğin Şehri
Zonguldak Kentinin Tarihçesi
Kısa bir zamanda şehir merkezi haline gelen Zonguldak’ın tarihi, yörenin tarihinden çok çok yenidir. Şehrin oluşumu, bu havalideki kömür madeninin işletilmesiyle başlamıştır.
Madenlerin faaliyete geçmesiyle havzaya yerli ve yabancı sermaye girişi başlamıştır. Bu suretle kömür ocakları, birbiri ardına açıldıkça baş gösteren ekonomik ve sosyal koşullar, maden ocaklarının açıldığı bu sahada yeni bir yerleşim birimi meydana getirmiştir. 1896 yılına kadar yapılan yazışmalarda Zonguldak, Ereğli livasına bağlı “Zonguldak nam mevki” olarak anılmıştır.
1893’de Zonguldak limanı mendireğinin inşası ile faaliyet sahası daha da genişleyen Zonguldak mevkinin nüfusu ve bina sayısı hızla çoğaldığından, tarihi Zonguldak’a oranla çok eski olan Gaca Köyü, konumunu muhafaza ederken, Elvan Köyü’nün mahallesi olan Zonguldak mevkii 1899 yılında kaza olmuştur. Zonguldak 1920 syılına kadar kaza teşkilatı olarak yönetilmiştir.
Ancak maden cevherinin üretimi ve satışı arttıkça, daha doğrusu ekonomik koşullara şartlara paralel olarak şehirde nüfus ve yapı adedi de arttığından, Zonguldak, 1 Haziran 1920 tarihinde kaza sınıfından çıkarılarak mutasarrıflık (ilçe) sınıfına alınmıştır.
Kurtuluş Savaşı ve sonrasında kurulan Cumhuriyet’le birlikte havza hak ettiği önemi görmüş ve Zonguldak 1 Nisan 1924 tarihinde Cumhuriyet sonrası kurulan ilk il olmuştur.
Coğrafi Yapı
Zonguldak, Batı Karadeniz Bölgesi'nde, Karadeniz'e batı ve kuzeyden kıyısı olan bir ildir. 3.310 km²lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının binde altısını kaplar. Karadeniz kıyılarından başlayan il toprakları, kuzeyden Karadeniz, kuzeydoğudan Bartın, doğudan Karabük, güneyden Bolu, batıda Düzce illeriyle çevrilidir. Zonguldak yönetsel anlamda Merkez İlçe, Alaplı, Çaycuma, Devrek, Gökçebey ve Kdz.Ereğli, Kilimli ve Kozlu ilçelerinden oluşmuştur.
Yeryüzü Şekilleri
Zonguldak ili çok engebeli bir arazi yapısına sahip olup; il alanının % 56'sı dağlarla, % 31'i platolarla ve % 13'ü ovalarla kaplıdır.Akarsu vadileriyle yer yer derin bir biçimde parçalanmış olan il toprakları orta yükseklikteki dağlık alanlardan oluşur. Bol yağışlı bir iklime sahip olan Zonguldak, yerüstü su kaynakları bakımından oldukça zengindir. İlde Filyos Çayı dışında büyük akarsu olmamakla birlikte, çok sayıda akarsu vardır. Bu akarsular, il alanının sık bir vadi ağıyla parçalamıştır.
İklim
Zonguldak ili ılıman Karadeniz ikliminin etkisi altındadır. Her mevsimi yağışlı ve ılık olan Zonguldak'ta kurak mevsime rastlanılmamaktadır. En fazla yağış sonbahar ve kış mevsimlerinde görülür.
İlde mevsimler ve gece-gündüz arasında önemli bir sıcaklık farkı bulunmamaktadır. Denizden iç kesimlere doğru gidildikçe, iklim biraz daha sertleşir.
Taş Kömürü
Zonguldak ilde bulunan doğal kaynakların yönlendirdiği bir ekonomik yapı göstermektedir. İl tarım dışı kesimlerin ağırlık kazandığı bir kaç ilden biridir. Zonguldak, yeraltı kaynakları açısından zengin illerden biridir. Zonguldak' ta taşkömüründen başka, alüminyum (boksit), demir, manganez, barit, dolamit, kalker, kuvarsit, şiferton yatakları bulunmaktadır. Bunlardan manganez, kalker ve şiferton yatakları işletilmektedir.
Zonguldak Gezilecek Yerler
1. Gökgöl Mağarası
Gökgöl Mağarası, Zonguldak'ın Üzülmez bölgesinde bulunan aktif bir damlataş mağarasıdır.
Kollarıyla birlikte 3350 metre uzunluğunda olan Gökgöl Mağarası, Türkiye'nin en uzun onuncu mağarası ve 875 metrelik yürüyüş yolu ile de Türkiye'nin gezi alanı en büyük mağarasıdır. Zonguldak-Ankara karayolunun Zonguldak çıkışı 4. km'deki mağaranın içerisinde her tür damlataş oluşumları (sarkıt, dikit, sütun, bayrak damlataşı ve makarna sarkıtlar) ve yağışlı dönemlerde debisi artan bir yeraltı deresi bulunur. Dere, doğal bir sifon ile Erçek Deresi’ne dökülür.
2. Maden Müzesi
İlimizin en önemli üretim kaynağı olan taşkömürü madenciliğinin hayatın her alanda izleri görülen kültürünü bir müze ile kalıcılaştırmak amacıyla Valiliğimizin teklifi ve Bakanlığımızın onayıyla Zonguldak Maden Müzesi’nin kurulması uygun görülmüştür. 6.932,79 m2’lik alan üzerinde inşa edilen Zonguldak Maden Müzesi 09.12.2016 tarihinde hizmete açılmıştır.
3. Çanakçılar Hayvanat Bahçesi
Zonguldak Gökçebey’deki Çanakcılar Tesislerindeki 140.000 m2‘lik açık işletme alanının 30 dönümlük bölümünde yer alan Hayvanat Bahçesi ve Botanik Bahçesinde 75 farklı türden 850 hayvan ve onlarca çeşit bitki yaşamaktadır. Büyükten küçüğe tüm doğa severlere açık olan bu alanda ziyaretçiler gönüllerince; hayvanların ve doğanın güzelliğini bire bir yaşama olanağı bulmaktadır.
4. Filyos Plajı
Filyos Plajı, Filyos Çayına da ev sahipliği yapıyor. Filyos Çayı, bu belde üzerinden geçerek Karadeniz’e dökülüyor. Beldenin bilinen en eski adı Teion’dur. Beldenin günümüzdeki eski adı ise Hisar önüdür. Daha sonra belde, Filyos Çayı sebebiyle Filyos adıyla bilinir olmuştur. Tarihi milattan öncesine kadar gidiyor. Sahil kasabası olması sebebiyle, ticari ağı gelişmiş bir kasaba olarak biliniyor. Bu ticaret ağı nedeniyle refah düzeyi yüksek bir yaşam, bölgeye hakim olmuştur.
5. Cehennem Ağzı Mağarası
İnsanın doğaya karşı yenilmez dayanma ve saldırma gücünü simgeleyen Herakles’e (Herkül), Kral Eurystheus tarafından verilen on iki görevden sonuncu ve en güç olanı, Cehennem Köpeği Kerberus’un, hiçbir ölümlünün bir daha geriye dönemediği Ölüler Ülkesi’nden (Hades) kaçırılmasıdır. Herakles, Altın Post’u aramak üzere yola çıkan Argo Gemicileri ile birlikte Ereğli’ye gelir ve Hermes ile Athena’nın da yardımıyla Kerberus’u yeryüzüne çıkarır. Eurystheus’un Kerberus’u gördüğünde çok korkması üzerine, Herakles onu tekrar Ölüler Ülkesi’ne bırakır. Herakles’in Kerberus’u kaçırmak üzere Ölüler Ülkesi’ne indiği yer Cehennemağzı Mağaraları’dır.
İlkçağın en önemli iki kehanet merkezinden birinin bu mağaralar olduğu bilinmektedir. Diğeri ise Yunanistan’ın Delphoi kentindedir. Bir başka söylenceye göre, şehir tekfurunun kızı hizmetkarı olan gence âşık olur; birlikte evden kaçarlar ve Cehennemağzı Mağaraları’ndaki kız-oğlan odasına saklanırlar. Cehennem zebanisi de dışarıdan gelecek tehlikelere karşı onları korur. Mağaraya giremeyen tekfur kızına ve genç hizmetkarına “taş olun” diye seslenir, kız ve oğlan taş kesilir.
Cehennemağzı Mağaralarının birincisi olan ve kilise mağarası olarak da bilinen mağara içindeki sütunlar, sütun başlıkları, mozaik döşeme ve kandil yuvaları, mağaranın paganizmin egemen, Hıristiyanlığın ise yasak olduğu dönemde, ilk Hıristiyanlarca gizli ibadet merkezi olarak kullanıldığını göstermektedir. Bu mağara içinde bulunan kalıntılar, Erken-Hıristiyanlık Dönemi'nin izlerini taşıyan motiflerle süslüdür.




